Not: Bu hep oynamak istediğim bir karakter çeşidiydi. Ancak sınırları zorladığımın farkındayım, bu yüzden reddedilirsem anlayışla karşılarım.
Karakter Adı: Gong Woon (Üç Savaşın Bitiricisi) (Reenkarnatör)
Karakter Geçmişi:
Gong Woon, Üç Savaşın Bitiricisi, bir zamanlar Merkez Ovalar’ın doğusunda yükselen Kan Tepeleri’nin yamacındaki Sükûnet Vadisi Tapınağı’nda doğdu. Ailesini hiç tanımadı; adı ona tapınakta verildi. Çocukluğu, taş döşemeli sessiz salonlarda ve rüzgârla sallanan incir ağaçlarının gölgesinde geçti. Daha altı yaşındayken tarikatın çetin eğitimlerine başladı. Disiplinin ağırlığı altında tek bir şikâyette bulunmadı. Dövüş sanatlarında diğer öğrencilerin yıllarını verdiği teknikleri aylar içinde öğrendi.
Fiziksel yeteneği kadar ruhsal dinginliği de dikkat çekiciydi. Sessizliğiyle konuşur, alt rütbedeki öğrencilere ders verir, mağlubiyetlerinden ders çıkarırdı. Bu yüzden ona erken yaşlarda "Uçan Dua", "Sükût Yumruğu" gibi lakaplar verildi.
Üç Tarikat Savaşı
Gong Woon 50’li yaşlarına geldiğinde, Merkez Ovalar büyük bir parçalanmanın eşiğindeydi. Ortodoks Klan, Harici Hizip ve Kötücül Klan arasında kırılgan üç yönlü gerilim, kısa sürede kana susamış bir savaşa dönüştü. Ormanlar yakıldı, nehirler cesetle doldu, tapınaklar kanla yıkandı.
Gong Woon başlangıçta savaşa karışmadı. İnzivadaydı. Ama bir gece öğrencileri katledildi. O an gözleri öfkeyle kıpkırmızı kesildi. Cansız bedenlere bakarken sadece şunu söyledi:
“Edep unutulmuşsa, susmak ahmaklıktır. Bunu bizzat siz istediniz.”
Yola koyuldu. Yanında sadece iki metrelik düz bir sopa vardı. Üç tarikatın merkezlerine tek tek gitti, yüzlerce savaşçıyla dövüştü. Her sopa darbesi bir can alıyordu. Kılıç da kullandı, balta da. Bazen ölüm makinesine dönüştü, bazen yalnızca kemik kırdı. Tarikat liderlerini birer birer öldürdü. Savaş onun ellerinde sona erdi. Ona “Üç Savaşın Bitiricisi” denildi.
Savaş bittiğinde dövüşecek bir şey kalmamıştı. Sopasını toprağa gömdü. Üç gün üç gece gökyüzüne baktı. Ardından haritalarda yer almayan Tenezzüh Zirvesi’ne çekildi. Sadece meditasyon yaptı. Düşünceyle dolu bir sessizliğe adandı. Nirvana Kapısı’nı iç dünyasında gördüğü an geldi. Ama tam o sırada başka bir âleme ait, iğrenç bir kötülük zihnine sızdı. Kötücül Tarikatların bile yaklaşamayacağı bir uğursuzluk…
Altı yıl boyunca bu kötülükle içsel savaş verdi. Zihnini durmak bilmez saldırılardan korumaya çalıştı. Altıncı yılın sonunda bir çığlık yükseldi: ruhu çatladı, bedeni çöktü. Sessizce öldü. Ölüm sessizdi.
Ancak yağmur sesleri duyuyordu. Ölüm böyle bir şey miydi?
Gözlerini açtığında tanımadığı bir gökyüzü vardı. Taş döşeli ara sokaklar, yağmur, acı... Kırık kaburgalar, morluklar, çatlamış dudaklar… Artık o beden ona ait değildi. 17 yaşında, dövülmüş, terk edilmiş bir gencin bedenindeydi. Ama ruh, hâlâ Gong Woon’du. Eski kudret yoktu. Bu dünya, her şeye baştan başlaması gereken bir yerdi.
Kişiliği:
Gong Woon, katı nötür bir iradenin cisimleşmiş hâlidir. Ne iyilik arar ne kötülükten beslenir. Onun için belirleyici olan yalnızca edeptir. Sessizliğin ardında bir disiplin, sözün önünde bir vakar barındırır. Edep onun için bir erdem değil, bir kanundur. Edepsizlik kimden gelirse gelsin karşılıksız kalmaz—ya bakışıyla terbiye eder ya da yumruğuyla.
Hiç kimseye boyun eğmez: ne krala, ne yaşlıya, ne de otoriteye. Yalnızca kendi iç yasasına hesap verir. Saygısı, karşısındakinden gördüğü kadardır. Doğruluk onun dilinde nazik değil, doğrudur. Bu onu çoğu zaman soğuk, mesafeli, hatta kibirli gösterir. Ancak bu kabuk, dünyayı anlamaya çalışan bir aklın ve kusursuzluğa zorlanan bir ruhun sessizliğidir.
Öğrenmeye karşı bastırılamaz bir açıklığı vardır. Bilgeliğe duyduğu saygı, savaşta da tartışmada da körleşmesini engeller. Bu açlık naiflikten değil, zayıflığa tahammülsüzlükten doğar. Yeni bedenindeki zayıflık, onun gözünde affedilmez bir kusurdur.
Özgüveni, kimilerine göre küstahlıktır. Ona göreyse hakikatin farkındalığıdır. Çünkü o, kim olduğunu unutmaz. Bedeni değişmiş olabilir ama iradesi hâlâ “Üç Savaşın Bitiricisi”dir.
İradesi eğilmez, susturulmaz, yarım kalmaz.
Kendi kusurlarına acımaz. Aynadaki yansımasına tiksintiyle bakar ama yüzünü çevirmez—her gün yeniden savaş açar. Onun için kurtuluş, içindeki cevheri ortaya çıkarmaktır. Ve o cevher uyandığında, ne krallar ne iblisler önünde durabilir.
Ahlaki Yönelimi:
Gong Woon için iyilik ya da kötülük mutlak değildir. Bu dünyada neyin "iyi" neyin "kötü" olduğunu belirleyecek kutsal bir otoriteye inanmaz. O yalnızca edeple hareket eder. Çünkü edep, hakla haddin, iradeyle sınırın, sözle suskunluğun dengesidir. Ve bu denge, bir düzen ister.
Yaşam, ancak bu içsel düzeni sürdürebilenlerin yürüyebileceği bir yoldur. Adalet arayışında değildir; çünkü adalet her çağda, her halkta farklıdır. Ona göre esas olan, insanın haddini bilmesi ve başkasının alanına taşmamasıdır. Bu yüzden eylemleri zalimce, yüce gönüllü ya da umursamaz görünebilir. Ancak tümünün kaynağı aynıdır: düzenin korunması.
Güce saplantılıdır, ama bu yalnızca fiziksel değil; bilgelik, sabır ve irade gücünü de kapsar. Güçlü olanı takdir eder; zayıfı küçümsemez ama merhamet de duymaz. Zayıflık, aşılabildiği sürece hoşgörülebilir; aksi hâlde yok sayılır.
Dünyayı ne kurtarma arzusu vardır ne de yok etme hırsı. Onun davası kendisiyledir:
Varlığını arındırmak, bedenini yetkinleştirmek, ruhunu eksiksiz kılmak.
Ahlaki pusulası, bu içsel yolculuğa hizmet ettiği sürece sapmaz.
Geri kalan her şey onun için yalnızca gürültüdür.
Karakter Görünümü:
3 Savaşın Bitiricisi ünvanını aldığı zamanki görünümü:
Kasları ve heybetiyle yüreklere korku salar. Saçlarını üstten kazımıştır. Başının arkasında ise uzun bir at kuyguğu vardır. Bakışları delici bedeni ise neredeyse bir boz ayınınki kadar iridir.
► Show Spoiler
Artık cılız, yeterli beslenememiş, bir deri bir kemik, göz altları morarmış vücudu dayak yemekten mor lekelerle kaplanmıştır. Ancak Gong Woon'un ruhundaki ateşten dolayı bakışlarında aynı yırtıcılık vardır. Siyah saçları ve biçimli yüzü aslında bakımlı olsa yakışıklı olabilecek potansiyele sahiptir. 17 yaşlarında gelişim çağındaki bir gencin bedenidir bu.
► Show Spoiler
Gong Woon’un nihai arzusu, içinde taşıdığı kudreti yeniden uyandırmak ve bu yeni bedeni, iradesine yaraşır bir hâle getirmektir. Zayıflığı bir hakaret, eksiklikleri birer düşman olarak görür. Kendi potansiyelini azamiye çıkarana kadar durmayacaktır.
Ancak bu yalnızca kas gücü ya da silah maharetiyle sınırlı değildir. Onun hedefi, bilgelik ve ruh terbiyesiyle yoğrulmuş bir kudretin vücut bulmasıdır.
edit sebebi: Görünüşe resimlere ek olarak betimleme ekledim