Muhafız Büyücü Altharion’un Kara Kaleminden
Seren Wynnellis – “Büyü Üstü” Şafak Şövalyesi ve Kulelerin Demirden İradesi
Seren Wynnellis – “Büyü Üstü” Şafak Şövalyesi ve Kulelerin Demirden İradesi
► Show Spoiler
Büyüyle yoğrulmuş kulelerimizde yetişmesine rağmen, o büyüyü reddetmiş. Tüm enerjisini bedensel güce adamış, çeliği ve kılıcı ilah gibi benimsemiş. Yıllar süren disiplinli eğitimi, onu eline aldığı her silahı dakikalar içinde çözebilen, önüne gelen birçok usta büyücüyü dahi fiziksel üstünlükle alt edebilen, korkulu bir savaşçıya dönüştürmüş. 'Roann'ın tatlı kızı' unvanı, yerini 'Alacakaranlık Kuleleri'nin en korkulu Savaş Kumandanı'na bırakmış. Daha yirmili yaşlarının başında böylesine bir rütbeye ulaşması, onun sadece gücünü değil, doğal liderlik yeteneğini ve o sarsılmaz iradesini de ispatlar nitelikte.
Onun liderliğinde, Alacakaranlık Kuleleri, Velatria'nın en disiplinli ve en büyük askeri güçlerinden birine, tam elli bin askere sahip. Çelik Muhafızlar'ın ağır piyadeleri, Gölge Mızrakları'nın sessiz suikastçıları, Küller Meclisi'nin büyücüleri, hatta onun kişisel tavsiyesiyle kurulan Karanlık Zincir'in hibrit savaşçıları ve Demir Deniz'in donanması... Tüm bu gücü tek bir hiyerarşi altında tutuyor. Askerleri, 'Geceye hükmeden, gündüze yol verir' sloganıyla ve 'Adaletin kılıcı, Kuleler’in sancağı ve Seren Wynnellis’in sesi için yemin ederim...' diyerek bağlılık yemini ediyorlar. Velan Dureil, Arcas Thornhal, Dira Halvent gibi sadık kumandanları, onun iradesini uzak karakollara ve savaş meydanlarına taşıyor. Disiplinleri acımasız, 'kısasa kısas' anlayışı orduya yansımış. Bu, yalnızca bir ordu değil; Velatria'nın bu çağda gölgesini uzatan organize bir felaketle başa çıkmaya çalışan, nefes alan bir kılıç.
Kişiliği de, tıpkı yaşamı gibi, tezatlarla örülü. Dışarıdan bakıldığında, rütbesinin gerektirdiği otoriteyle donanmış, çabuk öfkelenen, hatta kibirli bir lider. Gerektiğinde yumruğunu masaya vurur, ciddiyet ve resmiyeti asla bozmaz. Ama yakından tanıyanlar, bu katı kabuğun ardında annesinden miras o narin, anaç ve empat ruhu görebilir. Bu gizli tarafını sadece canı pahasına güvendiği birkaçıyla paylaşır; çünkü duyguları bir zayıflık olarak görür, zırhının bir parçası zanneder. Adalet anlayışı ise ilginçtir: 'kısasa kısas' felsefesiyle, kötülüğe asla tolerans göstermez; insanlığa zarar veren her şeyi tereddütsüzce yok etmeyi kendine görev bilir. Hayvanlara duyduğu derin merhamet, bu katı zırhın ardındaki beklenmedik bir yumuşaklıktır. Babasının yadigarı çift başlı baltası ve annesinden kalan parlak siyah zırhı, onun geçmişinden gelen, hem mücadeleyi hem de koruyuculuğu simgeleyen mirasıdır.
Seren, Tanrıkıran'ın dehşetini bizzat görmese de, onun yarattığı dünyada yaşamayı kabul etmiş, ancak babasından duyduğu eski dünyanın barışçıl hikayelerini unutmamıştır. Nihai hedefi, bu korku dolu dönemin bitmesini sağlamak, sonra da babası gibi, keşfedilmemiş denizlere yelken açmaktır. Kulelerin Savaş Kumandanı olarak kendini halkını korumaya adasa da, gözleri daima o bilinmez ufuklara çevrilidir. Velatria bu kadar kararmışken, onun içinde hâlâ bir "kaşif" umudu taşıması, belki de bu Külliyat'a işlenecek en değerli notlardan biri olacak. Ama zaman, bu umudun ne kadar ayakta kalacağını gösterecek. Seren'in, bu topraklardaki gerçek karanlığı göreceği günü merakla bekliyorum.
İlgili karakter kartına buradan erişebilirsiniz.