Herkes ne biliyorsa o. Eskiden Serath olarak bilinen bu zât, Zirhûn'a bağlı tarikatlarca Runan Konseyi'ne sokuldu. Buradaki engin bilgileri Zirhûn'un karanlık büyüsü ile birleştirerek kadim bir mezarı açtı. Karanlık kalbine dokunduğunda yeni bir isim edindi, Zhaar. Onu bu yola yönlendiren tüm tarikat liderlerini ise karanlığına boğdu. Bazılarını delirtti, öldürdü. Bazılarının günahlarını kendine layık gördü, dönüştürdü. İçlikâriler.
İçlikârilerin ne olduğu tam bilinmez. İçlikâri tanımını ilk yapan, onlar hakkında bilinen şeyleri dile getiren
Kâhin Xylos'tu. Onunla konuşan
Muhafız Büyücü Altharion ise yazılı kaynaklara döktü. Onlar birer yaratık mı, insansı mı, insan aklının alamayacağı bir form mu bilinmez. Zhaar'ın yaptıklarına tek şahit olan Xylos idi. Onunla konuşmak, konuştuklarını anlamak ise apayrı bir meziyet gerektirir.
Denizlerde elbette başka güçler mevcut. En bilineni Gölgeburç'u yöneten
Kraliçe Velarius'a ait. Sayıları ve yerleşimleri konusunda bilgin yok. Keza Alacakaranlık Kuleleri de bahsetmeye değer bir güç.
Seren Wynnellis komutasındaki ordu hatrı sayılır bir deniz gücüne sahip.
Sır Limanı ticari gemileri korumak için ufak bir deniz birliğine sahip. Girdapkent'in bilinen bir donanması yok. Ancak bu iki ismi de tehlikeli kılan her avcının, insanın denizde yoğrulmuş olması. Bir savaş durumunda duyurulan seferberlik beklenmedik sayıda savaşçıyı açığa çıkarabilir.
Zhaar'ın deniz üzerindeki bir saldırısı görülmedi, duyulmadı. Lyria ile başlayan yürüyüşü kuzeye, sonra batıya kaydı. Ancak Zhaar'ı Velatria'nın kıyameti haline getiren o günkü karanlık ordusu değil dünya üzerinde yarattığı fenomenlerdi. Denizlerde yoktu evet, ancak doğuşuyla birlikte denizde bilinmez yaratıklar görüldü. Şu an Girdapkent olarak bilinen bölgede, deniz girdaplarla çevrildi. Akıntılar değişti, rüzgarlar bilinmez oldu.